Siyasette Tehlikeli Gerilim: CHP'li Gençlere Ülkücü Saldırısı
Geçtiğimiz günlerde Bursa Nilüfer metrosu Odunluk İstasyonu'nda CHP'li liseli gençlerin üye kaydı yapmak amacıyla kurduğu standa yönelik saldırı, siyasi gerginliğin gençler arasında nasıl tehlikeli boyutlara ulaşabileceğinin bir göstergesi oldu. Kendilerini "Nilüfer Ülkücü Gençler" olarak tanıtan bir grup, barışçıl bir etkinlik gerçekleştiren CHP’li gençlere saldırmış, standı kırarak standa buluna gençleri yumruklayarak olay yerinden kaçmıştır. Ancak saldırganlar burada durmamış, sosyal medya üzerinden de provokatif bir paylaşım yaparak gerilimi tırmandırmaya çalışmış.
Bu tür olaylar, gençlerimizin siyasete katılımını teşvik etmek yerine, onların şiddetle özdeşleşmesine yol açabilir. Oysa geçmişte yaşanan siyasi şiddet olaylarından alınması gereken çok ders var. Tarih, kavgayla, ayrışmayla ya da şiddetle hiçbir meselenin çözülmediğini, aksine toplumun tüm kesimlerinin bundan zarar gördüğünü bizlere defalarca göstermiştir. Ülkücü gençlerin bu şekilde şiddete yönelmesi, altında yatan sosyo-psikolojik ve ideolojik nedenlerin irdelenmesini gerektiren ciddi bir sorundur. Bu noktada ailelere, eğitimcilere ve topluma büyük bir sorumluluk düşmektedir.
Gençler arasında bu tür gerilimlerin yükselmesinin önüne geçilmelidir. Sağlıklı bir toplum, bireylerin farklı düşüncelere saygı gösterdiği, diyalogla sorunları çözmeye çalıştığı bir yapıya dayanır. Ancak belli ki, birileri bu düğmeye basarak gençler üzerinden siyasi bir çatışma yaratmaya çalışıyor. Bu tehlikeli oyunlara düşmemek, geçmişte yapılan hataları tekrarlamamak en önemli görevimizdir.
Siyasi fikir ayrılıkları, toplumun doğal bir parçasıdır ve demokrasinin temelini oluşturur. Ancak bu ayrılıklar, şiddetle değil, diyalogla ve hoşgörüyle ele alınmalıdır. Gençlerimiz geleceğimizin teminatıdır ve onların çatışmaların değil, çözümlerin parçası olması gerekir. Aksi takdirde, geçmişte yaşanan acı olayların tekrarından kaçınmak mümkün olmaz. Hepimiz bu konuda sorumluluk almalı, gençlerimize sahip çıkmalı ve onları sağduyuya davet etmeliyiz.
Bugün, gençlerimize kavgayı değil, tartışmayı; şiddeti değil, uzlaşmayı öğretmeliyiz. Sadece bir partiye ya da ideolojiye değil, tüm gençlerimize sahip çıkarak, toplumsal barışın temellerini birlikte atmalıyız.